Yarım Simit
Bugün yemek tarifi yok, yönetici tarifi var. Bir yönetici düşünün ayni şartlarda, ayni mahallede büyüdüğünüz. Tesadüfen hiç aklınıza bile gelmeyecek bir işyerinde beraber çalışmaya başladığınız. Hiç yardım istemek aklınıza bile gelmezken size bir çok konuda yardımcı olamaya çalıştığını görerek güven ve saygı duyduğunuz. Zamanın yönetiminin yaptığı hataları birlikte eleştirdiğiniz. Bir süre sonra bu işyerinden ayrılarak başka işyerinde çalışıp hiç mi hiç istemediğiniz halde tekrar ayni işyerinde çalışmaya başladığınız. Döndüğünüzde bu kişinin yönetici olmasına çok sevindiğiniz, daha önceki yönetimi eleştiren hatalarını gören bir yöneticinin ayni hataları yapmayacağını düşünerek daha verimli çalışmak istediğiniz.
Birlikte bir dilim ekmeğinizi bile paylaştığınız kişi sizin boşanacağınızı öğrendiği günden sonra en çok desteğine ihtiyacınız varken, selamını bile kestiğini gördüğünüz, bunu bile söylentilere neden olmamak için yaptığını düşünebilecek kadar iyi niyetle baktığınız.
Zamanla size bunca deneyiminize birikiminize, eğitiminize rağmen işe yaramaz personel tutumuna giren... bir şekilde kızakta tutup çalışmanıza engel olan...
Bütün bunları üstelik hiç duymak istemezken "babamın hatırı için yaptığını" söylediğini duyduğunuz bir YÖNETİCİ kişi. İş sorunlarını asla eve taşımadan bugün ki eğitimi ve iş yaşantımı tamamen kendi emeğimle edinen biri iken. Şimdi herkes bilsin istiyorum.
Bu gün masamın üzerindeki yarım simidi kendisi bile değil, sekreteri ile istetti, bense artık hiç bir şeyimi paylaşmak istemediğim bu yönetici kişisine yarım simidimi vermedim. Ardından ne oldu :)) bilin bakalım?
Bu konuda bu yazıyı okuyan herkesin lütfen bu konudaki düşüncelerini açıkça yazmasını istiyorum. Her gün sessiz ziyaretler yapanlarında lütfen bu konuda ses vermelerini istiyorum. Olumlu ya da Olumsuz
Hemen arkasından sadece benim bundan sonra iş yerine araba ile girişimin yasaklandığını, bundan sonra araba ile işe gelmemem konusundan uyarıldım.
Psikolojik baskıdan sonra resmen kendine verilen yetkileri kullanarak; kedi fare oyunları...
Bu konuda konuşmamam için odasına girmem engeller, her şeye rağmen odasına girdiğimde ise dinlemek yerine güvenlik ile bile değil güvenlik amiri ile odasından çıkartmaya çalışır.
Soruyorum yarım simidinizi bile artık paylaşmak istemediğiniz, zamanında saygı, sevgi ve güven duyduğunuz birinin yaptıkları insanlığı bir yana bırakın yaptıkları;
nasıl yönetim şekli ? nasıl yöneticilik ?...
Kuzine çok kırıldı, çoook uzun süre yazmak istemiyor artık.
Birlikte bir dilim ekmeğinizi bile paylaştığınız kişi sizin boşanacağınızı öğrendiği günden sonra en çok desteğine ihtiyacınız varken, selamını bile kestiğini gördüğünüz, bunu bile söylentilere neden olmamak için yaptığını düşünebilecek kadar iyi niyetle baktığınız.
Zamanla size bunca deneyiminize birikiminize, eğitiminize rağmen işe yaramaz personel tutumuna giren... bir şekilde kızakta tutup çalışmanıza engel olan...
Bütün bunları üstelik hiç duymak istemezken "babamın hatırı için yaptığını" söylediğini duyduğunuz bir YÖNETİCİ kişi. İş sorunlarını asla eve taşımadan bugün ki eğitimi ve iş yaşantımı tamamen kendi emeğimle edinen biri iken. Şimdi herkes bilsin istiyorum.
Bu gün masamın üzerindeki yarım simidi kendisi bile değil, sekreteri ile istetti, bense artık hiç bir şeyimi paylaşmak istemediğim bu yönetici kişisine yarım simidimi vermedim. Ardından ne oldu :)) bilin bakalım?
Bu konuda bu yazıyı okuyan herkesin lütfen bu konudaki düşüncelerini açıkça yazmasını istiyorum. Her gün sessiz ziyaretler yapanlarında lütfen bu konuda ses vermelerini istiyorum. Olumlu ya da Olumsuz
Hemen arkasından sadece benim bundan sonra iş yerine araba ile girişimin yasaklandığını, bundan sonra araba ile işe gelmemem konusundan uyarıldım.
Psikolojik baskıdan sonra resmen kendine verilen yetkileri kullanarak; kedi fare oyunları...
Bu konuda konuşmamam için odasına girmem engeller, her şeye rağmen odasına girdiğimde ise dinlemek yerine güvenlik ile bile değil güvenlik amiri ile odasından çıkartmaya çalışır.
Soruyorum yarım simidinizi bile artık paylaşmak istemediğiniz, zamanında saygı, sevgi ve güven duyduğunuz birinin yaptıkları insanlığı bir yana bırakın yaptıkları;
nasıl yönetim şekli ? nasıl yöneticilik ?...
Kuzine çok kırıldı, çoook uzun süre yazmak istemiyor artık.
Yorumlar
Veya herkes otomobil ile girerken size otomobil ile girmek yasak mı deniyor. Göz göre göre hem de.
Eğer buna benzer bir durumsa, atla öğle yemeğinde git bir notere, ve noterle beraber otomobil ile işyerine girmeye çalış.
Uğradığın haksızlığı kanıtla ve adama dava aç. Yanına kalmasın. Senden rica ediyorum yap bu dediğimi. Biraz masrafı olur ama en azından uğradığın haksızlığı yasal olarak kanıtlamış olursun.
Bu adam hakkında ise çok yorum yapmaya gerek yok.
Ona işini iyi yapması için emanet edilen yetkiler ile çalışanlarının hayatını zorlaştırak tatmin olan, varlığını ancak bu yolla duyurabilen bir adama NE DENİR ?
Gücünü yanlız sandığı bir kadında denemeye kalkan adama NE DENİR ? -Asla yanlız değilsin, her açıdan üzerimize düşeni yapmaya hazırım kuzinecim-
Bir yarım simidi güleryüzle isteyemeyen ADAMA NE DENİR ?
Yorum istemişsin o yöneticiye ilişkin. İlk tepkim elbette, öfke oldu ona ilişkin. Hala da öyle. Neden ne olursa olsun, hiç kimsenin bir başkasını, iş ortamındaki yetkisini kullanarak kişisel sorun çıkarmaya ve ezmeye hakkı olamaz. Küçük insanlar yapar bunu, beş paralık değeri olmayan karakterlerden beklenir bu ancak. Ah, bu ülke ve böylesine herşeyine lanet okutan insanları yok mu...
Ben bir taraftan da, senin sadece boşanıyor olmanın o insanı nasıl böylesi bir tepkiye ittiğini anlayamıyorum. Sanki kişisel bir husumet varmış gibi aranızda... Yani objektif bir karar verebilmek için, orada olmak, onu da dinlemek veya duruma tanık olmak gerekiyor diyor mantığım bir yandan da. Ama şunun özellikle altını çiziyorum KİŞİSEL HUSUMETLER, İŞ ORTAMINDA EZME NEDENİ OLARAK KULLANILMAMALI. BU ANCAK, ÇARPIK BİR KİŞİLİĞİN YANSIMASI OLABİLİR. Ama bundan kaçınabilen kaç yetkin insan bulabiliriz çevremizde bilemiyorum.
İçinde bulunduğun durumun senin için çok üzücü olduğunun çok farkındayım. Yapılabilecek en iyi şey, mümkün olduğunca yasal bir şekilde karşı koymak sanıyorum. Bunun için de güçlü olman gerekiyor herşeyden önce. Sonra yukarıdaki ilk yorumda da belirtildiği gibi, noterle, şahitlerle harekete geçip şikayetçi olmak. Çok yıpratıcı olacak, maddi olarak da çok kültefetli birşey ama yanına da kar kalmamalı böylelerinin. Haklı olduğunu düşünüyorsan, elinden geleni ardına koymamalısın. Yapabileceğim birşey olursa lütfen yaz.
Kafamı toplayınca daha aklıbaşında bir yorum da yazarım sanıyorum.
Sevgiyle, kendini üzmemeye çalış.
Fatma.
Seni tanımıyorum, siteni de ara sıra takip ediyorum. Ama yorum yapmadan duramayacağım.
İşte bu ülke böyle yok ediliyor. Maalesef kamu sektörünün hali bu işte. Bu adamları gidip oy verdiğimiz adamlar başımıza getiriyorlar. Bunlar bir çete, işyapmazlar çetesi, kişiliksizler çetesi, el pençe durup 'evet efendim, tabii efendim, emredersiniz efendim' diyenler çetesidir.
Bu çete kendisi gibi olmayandan nefret eder, dürüst insandan nefret eder, yaptığı işe güvenen, başka hiçbir şeye güvenmeyen insandan nefret eder. Kimseye minnet etmeyen insandan nefret eder. Çünkü kendisi birilerine güvenir, iş yapamaz, beceriksizdir, hayatı boyunca 'bu işi de ben yaptım' diyemeyecek insanlardır. Maalesef bunlar bu ülkeden nefret ettiriyorlar. Böyle insanları gördüğüm zaman midem bulanıyor. Gerçekten midem bulanıyor.
Mesela şu anda Yönetim Kurulumuz bir toplantı yapıyor. Giderleri nasıl kısabiliriz diye. İşten çıkarmalar da seçenekler arasında, ama içim rahat, çıksam ne olur, 2 gün sonra daha iyi bir yerde başlarım. Aynı şey senin için de geçerli, bir şeyler yapabiliyorsun, "işte bunu ben yaptım ! Nasıl olmuş" diyebiliyorsun. Ama o adam bunu yapamaz. Örneğin o işten çıksa, üzerindeki koruyucu kalkan kalksa, KİMSE ONA İŞ VERMEZ. Emin ol vermez. Bu tipler mesleksiz tiplerdir. Kamu'dan çıktığı anda sudan çıkmış balığa dönerler.
Ama biz bunlarla uğraşmazsak bunlar daha da çoğalıyor işte. Bizi kaçırıyorlaki niteliksizlikleri belli olmasın. Uğraş derim bu adamla. İlk yorumda söylenen şey çok mantıklı. Şahide falan da gerek yok. Noter en geçerli şahittir.
Sevgiyle
Ne söyleyeceğim, duygularımı nasıl kelimeye dökeceğim bilemedim, yazını o kadar öfke dolu okudumki.İnan yüzümden ateş çıktı. Bende bir önceki işimde patronun akrabaları (kapına bekçi yapmayacağın adamlar, kilit noktalara yerleştirilmişti.) tarafından az yıpratılmadım. Neredeyse her gün atılan bir iftiranın haksız fırçasını yerdim. Son zamanda bir kez otobüste bayılmış, bir kezde arabam pert olacak şekilde trafik kazası yapmıştım. Konuyu kendime çevirmiş gibi oldum ama kusura bakma, benim aklıma ilk gelen o yönetici bozuntusunun seni KISKANMASI oldu başka bir şey değil...Çünkü sen başarılı, eğitimli, cıvıl cıvıl ve çok yeteneklisin, bunları nerden mi biliyorum, tabiki blogundan. O nefis yazılar, şahane pastalar nasıl çıkar ki başka türlü. İnsanları seviyorsun, hediyeler vermeyi seviyorsun, doğayı, kuşları tüm canlıları seviyorsun.Etrafına pozitif enerji saçıyorsun. Düşünsene hayatında o çok önemsediği yöneticiliğe hasbel kader erişmekten başka hiç bir başarısı olmayan, kibirli, kıskanç bir kişiyi kim sever kim dost diye bağrına basar. Yaptığı tüm hareketler, seni aşırı kıskanmasının kompleksi ile dışa vurumları.
Beni dinlersen canım kuzine, hiiç ÖNEMSEME onu. Yokmuş gibi davran, olayları akışına bırak, herkesin onun nasıl bir hazımsız olduğunu görmesini bekle..
Ne demek yazılara ara vermek. Tam tersi, eve gidip bu akşam cıvıl cıvıl rengarenk bir pasta yap, altına neşeli bir yazı döşe, hiçbİr şey olmamış gibi...
Hatta linkinide bir şekilde ona gönder..Arkadaşlarını ara, telefonda onun bile duyacağı kahkahalar at. İnan bana onu başka şekilde üzemezsin..
Sakın üzülme kuzine sakın...
İş dediğin nedir önemli olan senin ruh sağlığın....
yine ben. Bugün izinliyim işten, oturdum bilgisayarın başına yorumları takip ediyorum. Merak ettim neler söylenecek. Bol bol da düşündüm bu arada tabii.
Anlattıklarını okuduktan sonraki ilk şaşkınlığım ve öfkem yerini sakinliğe bıraktı ve sana e-mailin aracılığıyla yazmaya karar verdim. Ancak yeni şablonunda e-mailini göremiyorum.
Neyse, seni bloğunda yansıttığın kadarıyla tanıyorum ve kanımın ısındığı, gerçek yaşamda da uyuşabileceğimi düşündüğüm birkaç kişiden birisin, bunu tanışıklığımızın en başlarında da söylemiştim sanırım. İş ortamındaki gerilimin hele de seninkisi gibi had safhada bir gerilimin özel yaşama yansımaması mümkün değil. Ne kadar üzücü olduğunu ben de kendi yaşam tecrübelerimden bilirim. Ama (ne olur kızma bana bunu söylediğim için) her olayın birden fazla yönü var diye de bir felsefe geliştirdim bugüne kadarki tecrübelerimden. Ve herkesin kendi baktığı açı en doğru olan kendilerine göre. Senin anlattıklarından çıkan çok açık ki, bir insan müsveddesi ile karşı karşıyasın. Türkiye gibi bırak iş yaşamının sağlık ve güvenliğinin sağlanması, en temel hakların bile bazen insanüstü çabalarla elde tutulabildiği bir ülkede senin durumunda olmak çok zor. Bir de üstüne üstlük kadın olunca.
Dedim ya senin anlattıklarından yola çıkarak o insan müsveddesine ne söylesek az. Fakat, uzun bir sürece yayılmış bu yaşananlar ve senin boşanıyor olmanla neden birden aranızdaki arkadaşlık ilişkisi tersine döndü? Ben kadınların, genel olarak, boşanan kadın arkadaşlarına mesafeli durduklarını biliyorum. Erkeklerin ise genellikle tam tersi 'hah işte, bana da bir fırsat çıktı' diye yaklaştıklarını düşünüyorum. Senin bu yöneticinin tavrı ise beni şaşırttı. Sanki, daha derinlerde bir husumet var aranızda. En azından onda olduğu kesin. Kişisel husumetlerin iş ortamına yansıtılmaması gerektiğini bilsek de, kaçımız bu kadar duygularından ayrışıp profesyonel olabiliyor ki iş yaşamında.
Kafamdakiler dağılıyor yine. Diyeceğim o ki, senin payına düşen birşey yok mu gerçekten bu yaşananlarda? İçin rahat mı bu konuda? Eğer öyleyse, hiç canını sıkmaya değmez, çok ciddiyim. Gücünü haklılığından alarak, yasal yollarla yapabileceğini yap. Biliyorum ki bazen sonuca varmak mümkün değil yada çok zor bu tür durumlarda. Ama uğraşmalısın. En azından 'ben elimden geleni yaptım' deme rahatlığı için. Onun dışında, keklerine, pastalarına dön ve güzel yazılarına devam et lütfen. Mümkünse bir tatile çık.
Duygusal yanım diyorki, o adamı e-mail bombardımanına tutalım, resmini bloglarımıza koyup teşhir edelim. Yoğun bir kampanya başlatalım. Ancak bu, ona olduğu kadar sana da zarar verir. özellikle de yasal olarak gerekenleri yapmadan önce böyle birşeye girişmek, seni haksız duruma düşürür. Onun için mümkün olduğunca duygusal tepkiden uzak durmaya çalışıyorum.
Yazmaya ara verme lütfen. Paylaşmak her zaman iyi gelir.
Bana yazmak istersen, e-mail adresim: fdundar@hotmail.com
Sevgiyle,
Fatma.
her seyden once sakin olman gerekli. zor bir donemden gectigin ortada, kolayliklar diliyorum sana.
bizler bize yansittiklarindan daha fazla sey bilmiyoruz. bize yansittiklarin senin kafanda bildiklerinle tam gorunse de kopuklukluklar, yine soracak bir yigin sorular iceriyor.
seni hayal kirikligina ugratmis ve hala sana sikinti veren birinden soz ediyorsun. sakin olmali, o kisiye verdigi kadar deger vermelisin (ben olsam boyle yapardim diyerek bu 'bilmis' cumleleri kurma cesaretini aliyorum). bu kisinin 'yoneticilik' vasfi uzerinden sana kisisel sorunlar yuzunden zarar vermek istemesi tabii ki etik ve ahlaki bir davranis degil.
fevri davranip daha sonra seni daha da huzursuz edecek seyler den kacin. guclu kadinsin, ustesinden gelirsin. karadenizli olup bu tur sorunlari asamayacak kadin gormedim ben :)
bu arada daha sik yaz, yaz ki seni dusunen, tanimadigin ne cok insan varmis gorebil. iyi bak kendine..
yaşadığın bu antidemokratik tavır karşısında öfkene yenik düşmeden, aksine sakin davranarak olayı daha iyi toparlayabileceğini düşünüyorum.Bu konuda objektif bakış açısı çok önemli bizim için ,yinede bu tutumun hiç bir haklı gerekçesi olamaz.Bu kadar kırıldığına göre gerçekten değer verdiğin biri gibi görünüyor.yönetim şeklinizin mevcut iktidarın malum kuklalarının klasik davranış şekli olduğu besbelli..insanları yıldırma, yıpratma politikaları kuşkusuz..Gün gelip devran döndüğünde o makamların hiç kimselere kalmadığını göreceğimiz güne kadar sessiz ve sakin sabırla beklemek gerek diye düşünüyorum.Ancak,bir süre yazmak istemediğini belirtmişsin.Bence böyle düşünmemelisin.Aksine yapmaktan zevk aldığın bu işi o aciz insan için erteleme.Güçlü ol..Kararlı ol..Duygularını kontrol altında tut lütfen...YARIM SİMİT BAHANE..
Inanin cok uzuldum ama nedense yadirgamadim. Sadece kendini ve cikarini dusunerek, insanlari ezmeye,onlara her turlu baski ve eziyeti yapmaya calisan o kadar cok kucuk insan var ki...
Uzulme diyemeyecegim ama guclu olmaya calis, DOGRU DUVAR YIKILMAZ :)
Biz esimle Turkiye' den bu tip insanlardan biktigimiz, huzur bulamadigimiz icin ayrildik. Burda mutluyuz, ama bu tip insanlar yakinlarinizdan da bile cikabiliyor. Burda bile rahat vermiyorlar.
Esinle ayriliyor olmana uzuldum, ama dilerim senin icin her sey cok cok iyi olur ve ilerde coook mutlu olursun...
Sevgiler
Nilsu
Soylenecek ne var ki acizligini gostermis iste kisilik sorunlarini size yansitiyor..uzlumeyin sakin zamanla kendimi bosuna uzmusum diye uzulursunuz degmeyen kisiler icin.Bunlar aci verici ama dostu dusmani ogreten parayla satin alinamacak tecrubeler..Eger bu is sizi mutsuz ediyorsa bence kiymet bilinmeyen bir yerde calismayin.
Diyen bosuna dememis; Yonetici olabilmis ama ADAM olamamis!!!
Sevgilerimle..
Anlattıklarınız çok düşündürücü. Ama Hiç şaşırmadım. Maalesef ki dostluğuna arkadaşlığına çok güvendiğiniz kişilerden bile bu tür davranışlar görebiliyorsunuz. Benzer bir olayı ben de kendi işyerimde yaşıyorum. Benim her türlü iyi niyetime ve içten davranışlarıma rağmen bahsi geçen iş arkadaşımın bana olan soğukluğunu aşamadım. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır demiş atalarımız. Ama artık bu sözün doğruluğu günümüzde geçerli değil sanırım. Siz de kendinizi hiç üzmeyin. Hayat devam ettiği müddetçe bu tip insanlarla her zaman ve heryerde karşılaşacağız.
Hoşcakalın.. Sevgiyle kalın. Melek
özelde veya devlette, kadın veya erkek yönetici hiç farketmez. (burdaki kişi sanki kadın gibigeldi bana) önemli olan diğer insanlara İNSAN gibi davranmak.
diğer arkadaşlara katılıyorum, yasal olarak haklarınızı koruyun. ümitsizliğe kapılmayın, inanın ki hayatta herşey insanlar için.
yazmaya devam edin, herşey daha iyi olacak!
sevgiler
gorki
hepimiz bu tür şeylere maruz kalabiliyoruz veya şahit olabiliyoruz devlette veya özle sektörde...duvara telefon fırlatıp, dosyaları güm güm masaya vuranlarla,tembellik edip işini yapmayanların işini yapmak zorunda kalmalarla, bencil olanlarla,ruhu kötü insanlarla kısaca...bence bu tip insanların çocukluklarına inmek lazım....
siz lütfen yazmaya, muhteşem pastalara devam edin...
bir de şunu hiç ama hiç unutmayın: "HER KÖTÜ ŞEYİN ARKASINDAN MUTLAKA BİR GÜZELLİK GELECEKTİR"...en kısa zamanda yüzünüzün gülmesi dileğimle...bir de o kişiyi "sorunlu,hasta" olarak görürüseniz sanırım işiniz birazcık daha kolay olacaktır...
sevgilerimle,
ilkay
ilkay94@gmail.com
Yazdıklarını okuyunca hem çok şaşırdım hem de öfkelendim. Biliyor musun ben, her geçen yıl biraz daha büyüdükçe, biraz daha hayatı tanıdıkça "böyle de insanlar olur muymuş?" cümlesini çok kurdum. Senin bu durumunda ise aynı cümle geldi aklıma. Ben de insan demeye zorlandığım benzer kişiler karşıma çıktıkça çok moralimi bozmuş, çok kırılmış, öfkelenmiştim. Ama zamanla kendimi daha güçlü, olayları da daha katlanılabilir kılmanın yollarını öğrendim.
Bu demek değil ki sana yapılan haksızlıkları sineye çek; aksine hakkını sonuna kadar aramalısın, yasal olarak yapılması gereken ne varsa yapmalısın. Ama tüm bunlar olurken de mümkün olduğunca az yara almaya bakmak lazım, sevincini ve iyi insanların varlığına dair inancını yitirmemelsin. Belli ki bu insan senin bir dakika canını sıkmana bile değecek biri değil (ama biliyorum sıkılmamak da elde değil), onun asıl isteği zaten senin canının sıkılması. Kendini fazla yıpratmamaya bak canım.
Bak sana benim çok hoşuma giden ve hayat felsefelerimden biri diyebileceğim bir sözü yazayım:
'Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur. Bu değeri her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.' Marcus Aurelius
Bu kompleksli kişinin seni üzmesine izin verme sen de.
Bir de "yazmak istemiyorum" demişsin. Yaz, yaz ki içindekileri paylaş, böylece hafifler yükün, bizler de kelimelerimizle belki daha iyi hissettiririz sana her zaman yanında olduğumuzu.
Sevgiler ve kocaman öpücükler..
aslı
Kıyamadım sana ve sessiz bir izleyecin olarak, kesinlikle sana tüm kalbimle destek verdiğimi bildirmek istedim.
Ben 20 çalışma senesini de aynı şirkette profesyonel olarak geçirmiş biri olarak bunun ve türevlerinin çoğunluğun başına geldiğine inanmanı istiyorum. İnsanlar değişiyor. Bunu çevre ve mevki destekliyor. Sen de belki birçok konuda değişmişsindir. Ama gördüğüm kadarıyla insani değerlere verdiğin önem değişmemiş. İnsanların değişmesinde en acı olan insani değerlerindeki değişimlerdir ve bu bizlere çok acı gelir, kırar, incitir. Ben bunun çoğu insanda mevki ile değiştiğini gördüm. Sağlam kişiliği olmayanlarda mevki ilk önce insanlıkla işe başlıyor. Belki de profesyonel hayatın en önemli getirisi mevkiyken, en önemli götürüsüde İNSANLIK oluyor.
Tekrar söylemek istiyorum. Sadece bununla karşılaşan sen değilsin, ne ilksin ne de son olacaksın. Ya dişini sıkıp savaşacaksın ki bu savaşı filmlerde olduğu gibi malesef çoğunlukla iyiler kazanmıyor. Ya da herşeyi yıkıp gideceksin. Ben sana savaşmanı tavsiye ediyorum. Bazen kendini Don Kişot gibi hissedecek olsan bile, kişiliğinden ödün vermemiş olman ve insanlığını kaybetmemiş olman her zaman seni gururlandıracaktır.
Güçlü ol..
Sayfan, yaptıkların ve yazdıkların ben de hep kişiliği oturmuş ve çok güçlü bir kadın izlenimi uyandırdı. Şimdi ise öyle olduğuna emin oldum. İstemediğin hiçbir şeyi yapma. Sen haklısın. Sorun yaptığın işle ilgili olsa neyse ama özel hiçbir şeyi yapmak zorunluluğun yok. İnan benzer şeyler birçok yerde yaşanıyor. İnsanlar belli mevkilerde ne oldum delisi olabiliyor. Saygı ve sevgi duyduğun insanların aslında bu duyguları haketmediğini görüyorsun üzülerek. Çünkü senin sevgin ve saygın gerçek. Halbuki gerektiği için yapsak bazı şeyleri, kimseye hakettiğinden fazla değer vermesek üzülmeyeceğiz. Haksızlık yapıp da erdemden adaletten bahsedenler kendilerini görmüyorlar mı görmek istemiyorlar mı inan ki çıkamadım bu işin içinden. Herkes benim ne kadar iyi olduğumu bilsin çabası, ben iyiyim bunu gören görür görmeyenin yolu açık olsuna dönüşüyor olgunlaştıkça. Ben senin iş hayatında da ne kadar başarılı olduğunu tahmin edebiliyorum ne olur üzme kendini. İnan değmez. Ben vicdanı ile hiç konuşmayan insanlardan uzak durmak isterim. Senin bu yönetici de onlardan ve sen de uzak durarak en doğrusunu yapıyorsun. Bence mücadele et ama bunu yaparken sakin ol kendine zarar verme. Allah yardımcın olsun.
insanlara değeri kadar değer vereceksin, fazlasını kaldıramıyorlar.. sevgiyle..
Sevgili Kuzine;
Yazından sonra yorumları okudum. Destek verenler üzüntülerini bildirmiş genellikle. Öncelikle şunu söylemeliyim ki ben de üzüldüm. Ama senin adına değil, o muhterem zat adına. Zira bu durumda üzünülmesi gereken tek bir kişi var, o da bu zat-ı muhterem. Anlattıklarından kemikleşmiş kişilik sorunları olduğunu çıkarıyorum. Gözlem yeteneğime inan, genelde doğru çıkar. Ayrıca bir de güvensiz, kalıplarla yaşıyor, ufku dar, gerici, dünyaya açılmamış ve hiç açılamayacak birisi. Eh bütün bunlar bir de kişilik sorunlarına eklenince ortaya böyle bir tablo çıkmış. Bu adamcığaza üzünülünmez mi? Bu işin duygusal kısmı.
Gelelim rasyonaliteye. Devlet ya da özel hiç farketmez bir kural varsa bu herkes için geçerlidir. Evet, adam kayırma, birinin adamı olma, gibi kavramlar devlette de özelde de yaygın. Ama kıyafet, otopark, sosyal hak, yemek vs. gibi günlük hayattaki birçok kural herkes için aynıdır. Yani bir kurumun tüm personeline hak olan bir durum senden ayrı tutulamaz. Dolayısıyla bir yorumcunun önerdiği noter fikri harika. Sinirlenmeden, yasal yollardan bu tür durumlarla mücadele etmek gerekli. Bu zat-ı muhteremin bir parça aklı varsa sanırım bu kuralı bir an önce herkes için uygulamaya koymalı. Yoksa canı biraz da olsa yanabilir. Ayrıca ona bir önerim var; yetkilerini kullanarak, boşanmış, dul ve bekar kadınların işe alınmaması için bir yönetmelik de çıkarabilir. Çünkü anlaşılıyor ki bu zat-ı muhterem pek kendine güvensiz biri. Bu memleketin namuslu, dürüst insanları için de iyi olur; bu kadar kendine güvensiz, ne yapacağı belli olmayan bir yöneticiden uzak kalmış, zarar görmemiş olurlar böylece.
Şu ana kadar sergilediğin sağlam ve kişilikli duruşun için yanaklarından öpmeden önce, adına çok üzüldüğüm zat-ı muhtereme Nefi'nin bir dörtlüğünü yazmak istiyorum:
Tahir Efendi bana kelp demiş
iltifatı bu sözde zahirdir
maliki mezhebim benim zira
itikadımca kelp tahirdir.
Anlamı şu;
Tahir Efendi dönemin ünlü bir kadısı ve Nefi ile kavgalı. Kelpin anlamı ise köpek. Nefi'ye "köpek" demiş anlayacağın. Nefi de bu dörtlükle cevap vermiş. Türkçesi şu
Tahir efendi bana köpek demiş, iltifat etmiş. Çünkü benim mezhebim maliki ve benim inancımda
kelp "tahir"dir. Ayrıca bir de temizliktir.
Yanaklarından bir kez daha öpüyorum. Hoşçakal.
Sen yazılarını yazmaya devam et ama. Böyle zırva tipler hayatlarımızı değişikliğe uğratmamalı. Öptüm seni. Haydi bana pasta yaaaap.
Ne demek artık yazmak istemiyorum çok kırıldım???!!!!!!
Yok öyle; vazgeçmek böylelerine pauç bırakmak!!Zaten anladığım kadarıyla amaçlarıda bu...onlara bu zevki yaşatma ilahi adelete inan etme bulma dünyası...
Umarim bu hayal kirikligi ve ofken bir sure sonra yerini tekrar mucadele etme istegine birakir. Birakma kendini benim saglam Kardenizli arkadasim. Sevgilerle,
Sessiz Takip�indim,hemen hemen ayn� �eyleri ya��yoruz.B�ylesi de�ersiz,bencil varl�klar i�in kendimi �zmemeyi ve tam tersine bunlar�n kendimi tan�mama yard�m etti�ini , m�cadeleci ve �zg�r ruhumun daha bilendi�ini fark ettim.Bunlar olmasa kendimi nas�l tan�yabilirdim diye d�nd�m .L�tfen �yle d�n ve devam et, pes etme ....
ilk kez bugün karşılaştım blogunla. aaa ne guzel bir pasta derken yorumlar beni bu yazıya yönlendirdi. İş hayatı cok acımasız oluyor değil mi? Belki bizlere yani normal hayatı ve iş hayatında farklı değerleri olmayanlara daha zor geliyor ne bileyim. Dışarda başka rol işyerinde aslan olanlar ise hep yukardalar maalesef. Durum böyle olunca bizde mi farklı olmalıyız diyorum ama değil ya ben neysem oyum işte, evde, tatilde, vs. doğrularım hep aynı. geriye kalan bu insanlarla beraber çalışabilmek için güçlü olmak....
Siz diyorsunuzki aynı yerde buyuduğünüz, ve çalıştığınız yöneticinin arabayla işyerine girmediğinizi engellediğini bu bence bir iş yerinde olması muhtemel hareketlerden biri.
boşanıyor olman zaten seni çok üzmüştür....
birde bu maganda tavırlar geliştiren eski dost üstüne tuz biber olduğuna eminim...
acaba eşinle bir yakınlığı var ve senimi bu boşanmada suçluyor...
kendisine bu konuda mail atabilirsin...
birdaha boşanma konusunu düşünmende yarar var...
doğru insanı bulmak gittikçe zorlaşıyor,eğer sorun çok vahim değilse düzeltme yönünde adım atmanı öneririm
sevgiyle kal....
dr gülşen mevsim